0%
Still working...

Hayat herkes için adil değildir. Zaman denilen kavram akıp gidiyor. Biz ne kadar dur nereye gidiyorsun. Yapacağım hayatım da eksik olan çok şey var. Demeye çalışsak da o dinlemez akar gider. İşte bu zaman denilen kavramın içinde, insana en çok koyan da aşk acısıdır. Aşk acısı öyle bir acıdır ki insanı yer bitirir. Hayattan koparır, zaman ve mekân arasında ki kavramı tuz buz eder.

İşte bu aşkını, sevdiğini, hayatının tüm anlamını kaybettiğin de,  tüm insanların ve varlıkların kendine sordukları, tabii ki dıştan değil, en derinlerden sorduğu tek soru, bir de bu aldatılmanın sonucun da ortaya çıktıysa aldatılmanın acısı nasıl geçer? Sorusu dur. Herkes öncelikli olarak şunu düşünür. Acaba aldatılmasam başka sebep den ayrılsam affeder miydim? Bunun cevabı kişi den kişiye ve aşkın gücüne göre değişir. İşte aldatılmanın acısı nasıl geçer? Sorusunun cevabı da burada yatmaktadır. Eğer ki iki çiftin aşkı çok derin bir sevgi bağı ile bağlı ise affetmek için kalp ve beyin savaşır ayrılık anında o özlemi yaşarken, her zaman sevdiğinin iyi huylarına beraber yaşadıkları güzel anılarına odaklanırlar. Onun hasreti ile yanıp tutuşurlar. Bu aldatmanın da bir anlık bir gaflet olduğu inancına vararak onu affetmeye yönelirler.

Unutmayalım ki aşkın gücü her şeyin üstesinden gelebilir yeter ki biz buna inanalım ve gerçekten aşkla sevdiğimiz kişilerle evlenelim. Hayat bizim hayatımız zaman akıp gidiyor kimsenin oyuncağı olmadığımızı bilelim ve bunun bilinciyle yuvalarımızı kuralım. Eşlerimizde bizim oyuncağımız değiller mutlu ve huzurlu bir yuva herkesin hakkı en çokta çocuklarımızın. Onlar bizleri örnek alarak doğruyu yanlışı iyiyi ve kötüyü öğrenecekler. Aile kurduklarında ise anne babalarının birer örneği olarak hayatlarını devam ettirecekler. Hangi anne baba ister ki evladının aldatılma acısını yaşamasını her kararımızdan önce ailemizi düşünüp onları gözümüzün önüne getirip,  ona göre hareket etmeliyiz öyle değil mi?

Recommended Posts

Skip to content